nerede kullanılır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nerede kullanılır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2015 Pazartesi

Sülük Tedavisine Hangi Hastalıklarda Başvurulabilir (Araştırma)



Bu özellikleri itibariyle sülük tedavisi başta rusya amerika ve avrupanın pek çok ülkesinde yaygın olarak: 
Behçet hastalığı, Üveitler, Glokom, , Sarı nokta hastalığı, Optik sinire ait problemler ve Optik atrofiler gibi gözün damar,sinir,makula ve retina hastalıkları ile
– Varis ve venöz damar sorunları
– Romatoid artrit ve diğer romatizmal hastalıklar
– Artroz ve eklem kireçlenmeleri
– Migren ve gerilim baş ağrıları
– Baş dönmesi,kulak çınlamaları 
– Her türlü kas ağrıları, huzursuz bacak sendromu
– Boyun fıtığı, bel fıtığı,
– Dejeneratif sinir sistemi hastalıkları ve felçler 
– Egzama,ürtiker,kronik deri hastalıkları,sedef hastalığı ve akneler
– Kronik hepatit ve karaciğer hastalıkları
– Depresyon ve fobiler
– Tüm bağışıklık sistemi hastalıkları ve kronik yorgunluk sendromu 
ve daha sayamadığımız pek çok hastalıkta yaygın olarak kullanılmaktadır...

Sülüklerin Anatomisi - Sülük Tedavisi Ne Kadar Bilimseldir ( Araştırma )



Sülükler, 15.000′den fazla türü bulunan Annelida filumundandır. Çoğu ektoparazit olup, kan emerek beslenen canlılardır. Bunların yaklaşık 650′den fazla türü Hirudinea sınıfındadır. Bu sınıfta genellikle deniz, tatlı su ve kara sülükleri yer alır. Bütün sülükler kan emici değildir. Bazı türleri omurgasızları, Annelida’ya ait diğer sınıfların bireylerini, salyangozları ve böcek larvalarını yerler. Kan emenler balık, kurbağa, kaplumbağa, salyangoz ve kabuklu su canlıları ile omurgalı hayvanlarda ektoparazit olarak yaşarlar. Omurgalıların hemen her grubu konakçı olmasına karşın, balıklar en çok saldırıya uğrayan gruptur. Sivrisineklere benzer şekilde, ağrı oluşturmadan deriyi ağızlarında yer alan üç adet çenenin üstünde bulunan keskin dişleriyle ensize ederek kan emmeye başlarlar ve salyasındaki çeşitli mediatörleri (lokal anestezik, histamin benzeri vazodilatatörler, pıhtılaşmayı engelleyici maddeler, yayılma faktörleri, antibiyotikler vb.) bu bölgeye salarlar.
Hastalıklarda tedavi edici özelliği bulunan sülüklerin birkaç türü olup H. medicinalis, Hirudo verbana bunlardandır. Bu sülüklere “tıbbi sülük” adı verilir.Tıbbi sülüklerin birkaç türü olup, Türkiye’de H. medicinalis ve H. verbana’nın yaşadığı bilinmektedir. Sülüklerin anatomisi dikkat çekecek derecede tek örnektir. Vücut tipik olarak dorso-ventral yassılaşmıştır. Segmentler anterior ve posteriorde çekmen biçimine dönüşmüştür. Anterior çekmen genellikle posterior çekmenden daha küçüktür ve üç çeneli ağzın etrafı çekmenle çevrilidir. Çenelerde bir sıra halinde dizilmiş 50-100 diş bulunur. Posterior çekmen, sekiz segmentin birleşmesiyle oluşmuş, disk şeklinde ve ventrale dönüktür, çekmenler yapışmaya ve harekete yardımcı olur. Vücutları daima sabit sayıda 34 segmentten oluşur. Sülüklerin ağzı ön uçta, ya bir çekmenin dibinde veya kaşık şeklinde bir üst dudağın altındadır.

Sülük Tedavisi - Hirudoterapi - Geçmişi Ve Tarihcesi ( Araştırma )



Sülükle tedavi anlamına gelen Hirudoterapi, antik çağlardan beri hekimler tarafından tedavi aracı olarak kullanılmıştır. Sülük tedavisi ile ilgili ilk kaynaklar MÖ. 15. yüzyılda yaşamış Babil’li hekimlere kadar gitmektedir. Yine MÖ. 3. yüzyılda Mısır hekimlerinin vazgeçilmez tedavi yöntemleri arasında yer aldığı bilinmektedir. Ayrıca MÖ. 2. yüzyılda Ege kıyılarında yaşamış olan hekim Nikandros, MS. 1. yüzyılda Yunan hekim Pliniy ve MS. 2. yüzyılda yaşamış olan Galen sülük tedavisi uygulamışlardır. İbn-i Sina’nın kitaplarında da sülük tedavisi yerini almıştır. Ne var ki, 20. yüzyılda doğadan elini çeken insanlık sülük tedavisini unutmuştur. Amerikalı araştırmacı Roy Sawyer sülüklerin potansiyel tedavi edici etkilerini ortaya koyup dünyanın ilk modern sülük üretim çiftliğini (Biopharm – İngiltere) kurmakla, sülüğün tıbbi kullanımı günümüzde tekrar hatırlanmıştır.